Istanbul
di Nergiz Varli
KARAKÖY
Bugün önemli bir ulaşım ve ticaret semti olan Karaköy zengin tarihi, kültürel mirasları ve canlı yaşamıyla şehrin cezbedici mekanlarını birarada tutarak eşsiz anlar sunuyor yerli ve yabancı misafirlerine. Eskinin ve yeninin birarada harmanlandığı semt her sokağında, binasında Bizansı, Konstantine’yi yeniden karşınıza çıkartıyor.. Şehirdeki hayatın kalabalığını semti gezerken görebilirsiniz. İstanbul’un her semti gibi çok kıymetli olan Karaköy’ün görülmesi gereken en önemli yapılarından bahsedeceğim.
YERALTI CAMİ
Vapur iskelesine çok yakın olmakla beraber yapım yılı tam olarak bilinmiyor. Doğu Bizanslıların Haliç’e gemi girmesini engellemek amacı ile yapılmış bir kule. Söylenenlere göre Galata’dan Sirkeci’ye kadar zincir çekilerek gemilerin içeri girmesi engellenirmiş. Cephane deposu su sarnıcı olarak kullanılmış. 1757 yılında camiye çevrilmiş. Caminin içinde iki türbe var.
KARAKÖY PALAS
Haliç manzaralı bina 1920 de İstanbul doğumlu mimar Giulio Mongeri tarafından yapılmıştır. Bu görkemli binanın hemen hemen tüm cephesinde bitki ve geometrik bezemeler görülmektedir. Bizans, Selçuklu ve Osmanlı mimarisini harmanlayarak inşa ettiği bina bugün banka olarak hizmet vermektedir.
NORDSTERN HAN
Karaköy meydanında bulunan yapı 1870 ‘lerin sonunda ilk olarak Musevi ailelerin bir arada yaşadığı yer anlamına gelen Yahudhane olarak yapılmış, büyük Istanbul yangınında kullanılamaz hale gelmiş. 1889 yılında yeniden inşa edilen yapı Gotik’ten Rönesans’a geçiş döneminin mimarı özelliklerini taşıyor. Mimarın kim olduğu tam olarak bilinmese de kullanılan üsluptan mimar Giulio Mongeri olduğu sanılıyor. Hatta onun İstanbul’daki ilk binası olabileceği düşünülüyor. Bugün Hotel olarak hizmet veren yapı, tarihi yarımada, haliç ve ve galata köprüsüne olan manzarası ile yerli ve yabancı turistler için cezbedici özellikler taşıyor.
FRANSIZ GEÇİDİ
Karaköy de 1800’lü yıllarda inşa edilen yapı 1992 yılında yeniden düzenlenmiş ve restore edilmiştir.Neoklasik mimarinin erken örneklerinden biridir. Fransız tüccarlar ve gemiciler buluşturmak için yapılan geçit, bugün içinde çeşitli cafe, meyhane,ofis,restoran ve hediyelik eşya satan dükkan ve iş yerleri ile oldukça popüler. Günün her saati müşteri ve ziyaretçilerinin ağırlayan Fransız Geçidi muhakkak görülmeli. Ayrıca mahalleye ve sokağa yayılan cafe ,bar, restaurant, çorbacı, balıkçı ve modern kahvehaneleri görünce uzun süre buradan ayrılamayacaksınız.
AYA ANDREA KİLİSESİ
19.yüzyıl Rus hacılarının konaklaması için yapılan Apartman Kiliselerindendir. Bugün az sayıdaki cemaatiyle her Pazar ayin yapılmaktadır. 1917 Bolşevik Devriminden kaçan Beyaz Ruslar’ ın Karaköy’e yerleştikten sonra yaptıkları kiliseler. İstanbul’da dört tane çatı katı kilise bulunmaktadır. Muhakkak görülmesi gereken yerler arasında çatı katı kiliseleri.
KILIÇ ALİ PAŞA CAMİ
1580 yılında Kılıç Ali Paşa tarafından Mimar Sinan’a yaptırılmıştır. Ayasofya’ya hayranlığı ile bilinen paşa Mimar Sinan’dan onun bir benzerini yapmasını istemiştir. Tek kubbeli ve dikdörtgen bir yapı üzerine inşa edilen Camii’nin ayrıca denize taş ve moloz doldurularak yapıldığı söylenir. Kılıç Ali Paşa İtalyan asıllıdır. Gerçek adı Oggiali’ dir. Osmanlı İmparatorluğu’nda denizcilik yapmış önemli fetih ve kuşatmalarda yer almıştır.. İnebahtı savaşında donanmasını hasar almadan kurtarıp esirlerle geri dönmüş ardından Donanma Komutanı olmuştur. Deniz üzerine kurulan ilk camidir. Cami’nin ilginç bir hikayesi var. Cami’nin adı bazı kaynaklar da Don Kişot olarak geçiyor. Bunun sebebi olarak da İnebahtı savaşındaki esirler arasında İspanyol donanmasında asker olan Cervantes’in bulunmasıdır. Kılıç Ali Paşa ile İstanbul’a getiriyor ve yıllarca burada kalıyor hatta cami’nin bazı kalem işlerini onun yaptığı söyleniyor. Yıllar sonra ülkesine dönen Cervantes Don Kişot’u yazar hatta Kılıç Ali Paşa da onun rol modellerinden biri olduğu dile getiriliyor.
TOPHANE ÇEŞMESİ
Tophane Meydanı’nda yer alan Sultan I.Mahmud tarafından 1732 yılında yaptırılmış, bir meydan çeşmesidir. İstanbul’un üçüncü büyük çeşmesidir ve şehirdeki en yüksek duvarlı çeşmedir. Tarih kitabesi şair Nafihi’ye aittir. 1. Mahmud Han Çeşmesi adıyla da bilinir.
ARAP CAMİ
Domeniken keşişleri tarafından San Domenico ve San Paolo Kilisesi olarak yaptırılan İstanbul’un tek gotik kilisesidir. Fatih Sultan Mehmet’ in 1453’te İstanbul’un fethiyle camiye çevriliyor. Yine İstanbul’un en ilginç yapılarından olan Arap Cami, kilisenin kare şeklindeki çan kulesinden çevrilen sivri külahlı minaresi ile dikkat çekiyor. Bu mimarı özelliği ile klasik Osmanlı tarzından ayrılıyor.
İstanbul’un fethinden sonra ezanın okunduğu ilk camidir. 16.yüzyılda İspanyol engizisyonundan kaçan Endülüs Araplarından adını almıştır. Karaköy de mutlaka görülmesi gereken yapılar arasındadır.
KAMONDO MERDİVENLERİ
Bankalar caddesi ile Banker sokağını birbirine bağlayan art nouveau üslûplu merdivenler. İstanbul da doğan İtalyan asıllı banker Abraham Kamondo yaptırmıştır. Galata’ya gitmek isteyenlerin kestirme olarak kullandığı ki halen kullanılmakta olan merdivenler halk arasında Aşk Merdiveni adıyla da biliniyor. 1965 yılında ünlü fotoğrafçı Henri Cartier Bresson’un çektiği fotoğraf merdivenlerin ününe ün katmıştır. Günümüz de sosyal medyanın etkisiyle merdivenlerin çok sayıda ziyaretçisi bulunmakta. Düşünebiliyor mu
sunuz kaç bin, kaç milyon adımın atıldığını?
SALT GALATA
Fransız asıllı mimar Alexandre Vallaury’ in tasarladığı eski Osmanlı Bankası binası olan yapı bugün galeri, sergi, cafe, restaurant,kütüphane, oditoryum,kitapevi ve özel etkinlik atölyeleri ile çağdaş sanata ev sahipliği yapıyor. Neoklasik ve Oryantalist mimari üslûbu müzeyi adeta eşsizleştiriyor. Müze ilk olarak 1863 de Osmanlı İmparatorluğu’nun merkez bankası hazinedarı olarak kapılarını açıyor. Uzun yıllar Osmanlı Bankası Genel Müdürlüğü olarak faaliyet gösteren banka günümüzde müze olarak varlığını sürdürmekte. Görebileceğiniz en ilgi çekici ve resmî arşiv koleksiyonuna sahip müze de tüm personelin dosyalarını, sicillerini, eski banknotları, senet ve tahvilleri, tapuları görebilir kültürel zenginliğimize ve modern bankacılığın tarihine yolculuk edebilirsiniz. Ya da sadece kahve de içebilir mükellef bir yemek yiyebilirsiniz.
GALATA KULESİ
528 yılında İmparator Justinyen tarafından yapılmıştır ilk kule. Cenevizli tüccarların Karaköy e yerleşmesi ile Bizanslılardan kalan kule kalıntılarını yeniden örerek bugünkü şeklini vermişlerdir (1348) Kule her dönem farklı bir amaç için kullanılmış Kanuni Sultan Süleyman döneminde hapishane olarak kullanılmış sonraları da Mehter Takımına tahsis edilmiş. 20.yüzyılın ilk yarısında fener olarak kullanılmış. Bugün ise İstanbul’ un en çok ziyaret edilen yerlerinden olan Galata Kulesi’nde 360 derecelik İstanbul manzarasını ile seyredebilirsiniz. Uzun kuyrukların oluştuğu kule sunduğu eşsiz manzara karşısında bekleyenlerini fazlasıyla mennun ediyor.
GALATA MEVLEVİHANESİ MÜZESİ
Mevlevihane, mevlevî tarikatına mahsus tekkelere verilen addır. Galata Mevlevihanesi 1491 yılında yapılmıştır. İstanbul’un en eski ve ilk mevlevihanesidir. Mevlevihaneler bulundukları mevkinin adlarını alırlar. Mevlâna’nın tasavvufi fikirleriyle sistemleştirilen Mevlevilik türkçe, arapça, farsça, hat, tezhip sema’meşki, musıki gibi derslerin verildiği dergâhlardır. Edep, ahlak tarikat kuralları ve mevleviliğin özü, törenleri eğitimlerinin en önemli kısmıdır. Müze de çok önemli iki türbe, semahane , derviş odaları, mahfiller, çeşme, sarnıç, çamaşırhane, çilehane ve mevlevî mezarlığı bulunmaktadır.
KARAKÖY HANLARI
Nergiz Varli corrispondente Progetto Radici Istanbul Turchia
Redazione@progetto-radici.it