Büyükada III
Aya Yorgi Kilisesi
Ortodoks cemaat için bir nevi hac yolculuğu olan kiliseye yapılan bu ziyaret yüzlerce insanı sabahın erken saatinde buraya toplamakta. Kilise konumu gereği dik bir yamacın tepesinde. Dileklerinin gerçekleşmesi için kiliseye doğru bu yokuşu çıkmaya başlayan insanlar hiç konuşmadan sessizliklerini koruyarak kiliseye kadar ellerindeki ipi, makarayı açarak yürüyorlar. Kilisede papazın vaftizinin ardından mum yakıyor, dileklerini bahçede bulunan ağaçlara asıyorlar. Çoğu insan da etrafta buldukları taşlarla istedikleri, niyet ettikleri dualarındaki dileklerinin resmini tasvir ediyor duvarların üzerine.
Kilisenin tek değeri bu değil elbette içindeki en değerli hazine elinde mızrakla bir deniz canavarını öldüren Saint George ikonası. Belki de bu ikonanın hikâyesi başlatıyor her şeyi. İlginç bir hikâyesi olan bu rivayetse şöyle; Bizans Döneminde kilisenin papazları ikona ve kutsal eşyaları zarar görmesin diye toprağın altına saklamışlar. Aya Yorgi uyurken rüyasında hep bir çoban görürmüş. Bu çoban ona kilisenin yokuşunu çıplak ayakla, hiç konuşmadan sessizce çıkmasını çan çaldığı zaman da olduğu yerde durmasını ve toprağı kazımasını söylermiş. Gel zaman git zaman papaz rüyasında gördüğü bu çobanı dinlemiş ve çıplak ayak kilisenin yokuşunu sessizce tırmanmaya başlamış.
Tam çanın çaldığı zaman bulunduğu yerde durup orayı kazımış ve toprağın altından bugün kilisenin duvarlarını süsleyen tasvirler çıkmış. O gün bugündür binlerce milyonlarca insan, sessizce hiç konuşmadan bu yokuşu tırmanıyor, dileğini tutuyor. Çoluk çocuk, yaşlısı genci, kadını erkeği. Geleneksel bir ritüle dönen bu inanç her yıl iki defa yüzlerce insanı Büyükada’ya çekiyor. Unutmadan; eğer kişinin isteği olur dileği gerçekleşirse ertesi yıl bir kutu şeker ya da lokum alarak kiliseye tırmanan insanlara bu ikramı yaparlar. Ulaşması, yolu, ayini ne kadar zor olsa da görmeniz gereken ilk yerlerden Aya Yorgi kilisesi. Size sunacağı manzara ise tüm yorgunluğunuza değecek güzellikte.
Nergiz Varli